Profesyonel sporun, özellikle de futbolun ekonomisi çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu kadar büyüyen ekonominin en büyük paydaşları olan taraftarlar, sponsorlar, yayıncı kuruluş vb. için iyi futbolculardan kurulu takımların varlığı çok önemlidir. Kulüpler de bu pastadan en büyük payı alabilmek, gelir kaybına uğramamak adına sporcusunu korumak için türlü yöntemler denemektedirler. Milyonlarca avro ödenen sporcuların birkaç hafta ya da ayları bulan sakatlıklar yaşamaları hem sporcuların hem de kulüplerin kayıplarının katlanarak artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle antrenör, yönetici taraftar vd. sporcunun sakatlık sonrası spora dönüşünün ya da performansının nasıl olacağını merakla beklediği görülmektedir.
Günümüzde profesyonel sporculardan maksimum verimin alınabilmesi amacıyla yapılan antrenmanlarda spor yaralanmalarını önleyici çalışmalar da gerçekleştirilmektedir. Her ne kadar önleyici çalışmalar yapılsa da spor yaralanmaları profesyonel sporda kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle sakatlık süreci ve geri dönüş çalışmaları spor psikolojisi alanının önemli bir parçasıdır. Çünkü sakatlık her sporcuyu hem fiziksel hem de ruhsal olarak travmatize eden bir problemdir. Fiziksel olarak yaşanan engel, sporcunun duygu durumunu da olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla içinde bulunulan kaotik durum sporcuların iyileşme sürecini aksatmakla birlikte geri dönüşlerinde de bazı problemler yaratmaktadır. Bu problemlerden bazıları; eski formunu yakalayamama endişesi, sakatlık yaşadığı süreçte kendisiyle yeterince ilgilenilmediğini düşünmesi, takım içindeki yerini kaybedeceğine inanması ve ekonomik kayıplar yaşayacağını düşünmesi, antrenörünün kendisine artık şans vermeyeceğine inanması ki bu durum genç sporcularda gelecek kaygısı yaşanmasına da neden olmakla birlikte, çalıştığımız sporcularda en sık görülen problem sahaya döndüğünde sakatlığının tekrarlayacağı korkusuyla aksiyonun içinde yer alamamasıdır.
Spor psikolojisi alanında yaptığımız çalışmaların en önemli ve en etkili parçalarından birinin, sakatlık yaşayan sporcuların geri dönüşlerindeki uyum sürecinin kısaltılması olduğunu düşünüyorum. Sakatlık süreci ve geri dönüş çalışmaları kapsamında, sporcuların fiziksel olarak iyileşmesinin yanında psikolojik becerilerinin de geliştirilmesi hedeflenmelidir. Tüm bunlarla birlikte sakatlık yaşayan sporculardan, ilk antrenman sonundaki performanslarına dair aldığımız dönütler şu şekilde olmaktadır: “Sanki hiç sakatlanmamışım gibi”. Bu geri bildirimler göz önünde bulundurulduğunda, sakatlık yaşayan sporcuların fiziksel tedavilerinin yanında spor psikolojisi uzmanından destek almalarının hem fiziksel hem de psikolojik performanslarına çok ciddi katkılar yapmaktadır.