Futbol bir takım oyunudur ve beceri olarak birbirini tamamlayan futbolculardan oluşur. Her spor dalında olduğu gibi burada da amaç başarılı olmak ve kupa kazanmaktır.
Dünyanın en fazla ilgi çeken sporu olması nedeniyle futbola yapılan yatırımlar her geçen gün artmaktadır. Sponsorluklar, televizyon gelirleri, ürün satışları vb. futbol ekonomisinin temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu kadar çok yatırımın yapılması, futboldaki rekabet ortamını da ciddi derece etkileyerek pastadan düşen paydan en fazla gelir elde etmek isteyen kulüplerin iştahını kabartmaktadır. Daha çok gelir elde etmek için daha iyi futbolcuların transferlerine ödenen yüksek meblağlar neticesinde, kulüplerin yaptıkları yatırımlara ödedikleri paralar giderek artmıştır. Bu kadar yatırımın sonucunda futbol dışı etkenlerin olumsuz etkilerini ve kulüplerin zararını en aza indirmeye çalışan uluslararası futbol yöneticileri bir takım önlemler almaktadırlar. Bunlardan biri VAR (Video Assistant Referee) uygulamasıdır. Maç içindeki dört hakeme, Video Yardımcı Hakem (VAR) ve Video Yardımcı Hakem Asistanı (AVAR) da eklenmiştir.
FUTBOLDA SOSYAL KAYTARMA
Hakem kararlarına teknolojinin de dahil edilmesiyle birlikte bariz hakem hatalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Fakat çok net hataların önüne nispeten geçilebilse de hakem performanslarının giderek azaldığı ve çokça tartışıldığı bir döneme de girilmiş oldu. Özellikle ülkemizde hakemlerin çok açık ofsayt pozisyonlarında dahi bayrak kaldırmaktan çekindiği, bariz faul pozisyonlarında düdük çalmadığı, çok net penaltıları veremediği (VAR uyarısı olmadan) bir süreç yaşanır oldu. Bunun birden fazla nedeni olsa da en önemlisinin “eğer çok net bir hata olur ise, nasıl olsa beni uyarırlar” düşüncesi olduğuna inanıyorum. Bu durum sosyal psikolojideki “sosyal kaytarma” kavramıyla açıklanabilir. Sosyal kaytarma takım sporlarında ve ekip çalışmalarında sıkça karşımıza çıkan olumsuz tutumlardan biridir. Sosyal kaytarma, insanların bireysel performansının grup ortamında azalması olarak karşımıza çıkar. Buradaki düşünce biçimi, “nasıl olsa başkaları da var ve benim eksikliğimi kapatırlar” şeklindedir. Bu konuda yapılan çalışmalardan birinde Max Ringelmann, halat çekme deneyi yapmış ve bireysel performansıyla bir kişi yaklaşık olarak 63 kg ağırlık uygularken, grup sayısının 3 kişi olmasıyla birlikte uygulanan ağırlık 53 kg’a, grup sayısı 8 kişi olduğunda da 31 kg’a düşmüştür. Bu çalışma bize, sosyal kaytarmayla bireyin performansının olumsuz olarak ne kadar etkilendiğini göstermektedir.
Beş kişiye karşı bir kişi nasıl gol yersiniz?
Futbolcuların rakibiyle birebir kaldıkları pozisyonlarda ortaya koydukları rekabet gücü ile aynı pozisyonda iki ya da üç kişinin yaptığı müdahalede gösterdikleri performans çoğunlukla daha yetersiz kalmaktadır. Bu durum için taraftarların ve spor yorumcularının; “ikinizin arasından nasıl geçiriyorsunuz! ya da, ceza sahasında beş kişiye karşı bir kişisiniz. Nasıl vurduruyorsunuz! gibi serzenişlerini hep duyarız. Ringelman’ın çalışması, futbolcuların tek başlarına yaptıkları müdahalenin birkaç kişiyle yaptıklarından daha etkili olmasının sebeplerini açıklama noktasında oldukça önemlidir.
Yukarıda belirtilenler doğrultusunda, VAR ile birlikte artan hakem sayısı ve televizyon ekranından maçın takip edilebilmesi hakemlerin çok önemli hatalar yapmasının önüne geçse de, oyunun akışı içinde karar verme süreçlerine olumsuz etki etmektedir. Her ne kadar artan hakem sayısının hataları azaltacağına inanılsa da sosyal kaytarma davranışı ile birlikte, tıpkı futbolcuların birkaç kişi ile yaptıkları müdahalelerde olduğu gibi hakemlerin odaklanma ve konsantre olma becerilerine zarar verdiği görülmektedir. Sosyal kaytarma davranışından gerek futbolcuların gerekse de hakemlerin bilgi sahibi olmaları ve antrenmanlarının bir bölümünde bu problemin üstesinden gelmek için çalışmaları gerekmektedir.